Varşova güncesi…
Bu derleme, 21 – 25 Ekim tarihleri arasında Demokrasi
Kuşağı Projesi kapsamında Polonya’da düzenlenen çalışma ziyareti sırasında
katılımcıların tuttuğu gayri-resmi günceleri bir araya getirmektedir.
|
21 Ekim 2013, Pazartesi
Bugün 21
Ekim 2013 Pazartesi. Sabah ilk olarak oteldeki kahvaltıda neler yiyip
yiyemeyeceğimiz sorusuyla uğraştık. Aç kalmadık elhamdülillah.
Saat 09:00'da Sn. Olena Styslavska gelerek
bizlere beş günlük program hakkında bilgi verdi. Daha sonra beraberce yürüyerek
Polonya Milli Eğitim Bakanlığına gittik. Yürüyünce daha fazla gözlem yapma
imkânımız oluyor, biliyor musun?
Eğitim sistemlerimiz arasında çok benzerlik
var. Sorduğumuz sorulara aldığımız yanıtlarla merak ettiğimiz birçok konuda
bilgi aldık. Öğle yemeğinin ardından Eğitim Geliştirme Merkezi'ne geçtik.
Öğleden sonra sunum yapan Sn. Marlena Fałkowska sorularımıza çok samimi ve
içten cevaplar verdi. Programımız saat 17:00 gibi bitti.
Bugün özellikle aklımda kalanlar şunlardı:
1. Gazlı-mineralli su tüketimi yaygın.
2. Trafikte korna sesi duymadım.
3. Parklar ve yeşil alanlar çok ve genellikle
de oldukça geniş."
Mustafa ABRA
21 Ekim 2013, Pazartesi
Polonya'daki
çalışma ziyaretimizin ilk günü Olena Styslavska'nın otel lobisinde bizlere
ziyaret programı hakkında genel in bilgilendirme yapmasıyla başladı. Bizlere
ayrıntılı bir program verilmesi ziyaretin içeriği ve planı konusunda
aydınlatıcı oldu. Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı'na yürüdük. Bakanlığa yaya
gitmemiz oldukça iyi oldu çünkü Polonya'ya ilk kez geliyorduk ve çok
meraklıydık. Çevreyi tanımamızda bu etkili oldu diyebiliriz.
Bakanlık
binasının sadeliği ve çevresinde neredeyse hiç bir güvenlik görevlisinin
olmaması şaşırtıcıydı. Kalabalık değildi ve çok düzenliydi. Burada oldukça
sıcak karşılandık. Bakanlık yetkilileri öncelikle Polonya eğitim sistemi
hakkında genel bir bilgilendirme yaptı. Bu sunumda ve diğer sunumlarda
dikkatimi çeken şey sunumu yapan yetkili kişilerin hep öğretmen olmasıydı.
Polonya'da
çocuklar 5 yaşında "Zero Class" denilen bir hazırlık sınıfına
başlıyorlar. 12 yaşına kadar ilköğretimin ilk basamağında yer alıyorlar. 12
yaşında ortaokula geçerken merkezi bir sınava giriyorlar. Bu bir eleme ya da
yerleştirme sınavı değil sadece düzey belirleme sınavı. 16 yaşında liseye
geçerlerken de yine merkezi bir sınav yapılıyor. Bundan aldıkları puan ve
ortaokul ortalamaları %50 - %50 oranında gidecekleri liseyi belirliyor. Üç tür
lise var: doğrudan sadece üniversiteye gitmek isteyenler genel liselere
gidiyorlar, sadece meslek öğrenmek isteyenler için temel meslek liseleri var,
hem teknisyen olmak hem de üniversite şansına sahip olmak isteyenler için de
meslek teknik liseleri bulunuyor.
Polonya'da
Bakanlık çekirdek bir ulusal öğretim programı belirliyor. Öğretmenler
okullarının koşullarına ve öğrencilerin ihtiyaçlarına göre bu programı
kendilerine uyarılıyorlar. Ders kitaplarını öğretmenlerin belirlediği
seçenekler içinden öğrenciler kendi paralarıyla alıyorlar. Sunumlardan sonra
sorduğumuz sorulurlar son derece ayrıntılı bilgi alma şansımız oldu.
Sunumun
devamında 1998/1999 yıllarında Polonya'da başlayan eğitim reformu ve bunun
başarısı hakkında bilgi verildi. En dikkat çekici olan nokta 2000'lerin başında
PISA değerlendirmesinde Polonya OECD ortalamasının oldukça altındayken 2009'a
doğru bu ortalamanın üstüne çıkmış olması. Yetkililer bu başarıda hem reformun
hem de öğrencilerin hedeflerinin artmasının ve bilgi kaynaklarının artmasının
rolü olduğuna inanıyorlar. "Bu başarı sadece reformun sonucudur."
diyerek övünmüyorlar. Reformun eksik yönleri konusunda da oldukça dürüstler.
Hala sistemi geliştirmek için çalışıyorlar. Reform sürecinde de çok hızlı davranmışlar
ve taviz vermemişler. Bunun sonucunda da liseye ve üniversiteye katılım
oranları artmış.
2. Sunumda
Polonya'da demokrasi ve vatandaşlık eğitimi hakkında genel bir bilgilendirme
yapıldı. Bu alanda bakanlık 1 Eylül 2009'da çekirdek öğretim programını
belirlemiş ve okullara hedefleri belirtmiş. Polonya'da vatandaşlık ve demokrasi
eğitimi le ilgili uygulamalar okul öncesi dönemde başlıyor. Bu aşamada
Polonya'nın ulusal sembolleri, herkesin eşit haklara sahip olduğu gibi bilgiler
veriliyor. Ama esas olarak ortaokulda 2 yıl boyunca haftada 1 saat olarak
okutuluyor. Lisede birinci sınıfta haftada bir saat zorunlu ders olarak
okutuluyor. Eğer öğrenci Lise bitirme sınavında bu dersten sorumlu olmak
istiyorsa 2 yıl daha haftada 3 saat olmak üzere bu dersi görüyormuş. Ortaokul
öğrencilerine vatandaşlık, millet, azınlık veya iktidarın ne anlama geldiği ve
demokratik katılımın nasıl olması gerektiği anlatılırken, lisedeki öğrencilere
demokrasinin, insan haklarının ve kanunların ne anlama geldiği anlatılıyor. Lise
düzeyindeki öğrenciler ayrıca insan haklarının farklı ülkelerde nasıl güvence
altına alındığını öğrenerek çeşitli projelerde görev alıyorlar.
Diğer bir
sunumda da teftiş sistemi hakkında bilgi verildi. 2009’dan beri teftiş
sisteminin “kontrol, değerlendirme ve destek” aşamalarından oluştuğu açıklandı.
Öğleden
sonra “Öğretmen Yetiştirme Merkezi”ni ziyaret ettik. Merkez yine oldukça
düzenliydi. Çok kişi çalışıyor olmasına rağmen hiç gürültü yoktu. Merkezin
başkanı tarafından genel bilgi verildi. Polonya’daki okulların ve öğretmenlerin
durumu hakkında sorduğumuz sorulara usanmadan cevap verdiler ve durumu daha iyi
anlamamızı sağladılar. Bizlere yönelik ilgileri çok iyiydi ve çok
hazırlıklıydılar. Öğretmenlerin kariyerlerinde dört basamak olduğundan bahsettiler.
Lisansı bitiren öğretmenler doğrudan okullara başvuruyormuş. Başkanın
belirttiğine göre Polonya’da okulların öğretmen ihtiyacı ile okullarda eğitim
gören öğretmen sayılarını denkleştirmeye yönelik herhangi bir strateji ya da
çalışma yok. Bunu bir eksiklik olarak görüyorlar çünkü öğrenci azlığı nedeniyle
okullar kapanabiliyor. Mezun sayısı öğretmen ihtiyacından fazla olduğunda da
işsizlik yaşanabiliyor.
Hizmet-içi
eğitimlerle eğitim reformunun öğretmen ayağının nasıl desteklendiği ve
güçlendirildiği de güzel örneklerle anlatıldı ve böylece ilk günümüzü
tamamlamış olduk.
H. Cansu
Uyan
24 Ekim 2013, Perşembe
Çalışmada
bizlerden görünmez olarak bir okula gidip gözlem yaptığımızı hayal etmemizi ve
gittiğimiz bu okulda yönetim, eğitim ve öğretim ve iletişim alanlarında
demokratik yaklaşımlarla ilgili tespit ettiğiniz örnekleri listelememizi
istedi. Bu örnekleri büyük boy bir kâğıda yazarak grubumuzla birlikte sunum
yaptık.
Grup
çalışmasındaki en güzel kısım beyin fırtınası yaptığımız bölümdü. Herkes
sunumunu tamamladıktan sonra grubun tamamından kâğıtlarda yazılı olan
fikirlerden önemli bulduklarının yanına renkli yapıştırmalar koyması istendi.
Herkesin üç yapıştırma kullanma hakkı vardı, bu yapıştırmaları farklı fikirlere
paylaştırmak ya da çok önemli bulduğumuz tek bir fikrin yanına koymak mümkündü.
Ardından
II. Etkinlikte Johari Penceresi adı verilen bir teknikle projenin başından
itibaren düşünmesi istenerek herkese tek tek şu sorular soruldu: 1) Benim
bildiğim ve başkalarının da bildiği, 2) Benim bildiğim ama başkalarının
bilmediği, 3) Başkalarının bildiği benim bilmediğim, 4) Başkalarının da benim
de bilmediğim…
Bu çalışmalar öğlene kadar son derece yoğun
bir şekilde devam etti ve serbest zaman olarak bırakılan öğleden sonramızı da
Varşova sokaklarını karış karış gezerek geçirdik…
Gonca Önal
24 Ekim 2013, Perşembe
Aklımda kalanlar…
• Grupla çalışmanın zorluğu vardır. Daha önce
birlikte çalışmış bir grup olsa bile, hazır bulunuşluğu yüksek olsa bile grup
çalışmasının iyi bir şekilde tamamlanıp tamamlanamayacağına dair bir endişe hep
vardır.
• Eğitimde öğrenciye çeşitli hakların
anlatılıp son kararın öğretmen tarafından verilmesi demokrasiye aykırı bir
davranış mıdır? Demokrasi serbestlik olarak anlaşılmalı mıdır? Burada önemli
olan şey öğrencilere yol gösterilmesi ve belirli bir olgunluğa erişildiğinde
özgürlük sağlanmasıdır.
•
Demokratik yöntemler azınlıkların haklarını korumalıdır. İnsan hakları da bu
yüzden vardır.
• Demokrasinin değişmeyen temel değerleri
vardır ve okuldaki her türlü faaliyette adalet, özgürlük, eşitlik, hoşgörü,
saygı, insan onuru ve dayanışma gibi temel değerlere vurgu yapılmalıdır.
• “İdeal okulda neler olmalıdır?” ve “Okulda
gerçekleştirilen hangi faaliyetlerde demokrasinin hangi ilkeleri mevcuttur?”
sorusuna birlikte cevap aradık ve bununla ilgili grup çalışması yaptık.
Bilal Yaman
Konakladığımız
otelin hemen karşısında bir ilkokul varmış. O kadar sakin öğrencileri var ki
yeni fark ettik.
08.40 –
Otelden Vatandaşlık Eğitimi Merkezine gittik. Sn. Olena bizi her zamanki gibi
güler yüzle karşıladı. Eğitim salonunda dün yaptığı gibi bugün de kendimizi (iç
durumumuzu) bir kelimeyle ifade etmemizi istedi. Verilen karşılıklar:
“heyecanlı”, “şirin”, “bilmiyorum”,
“uykusuz”, “sakin”, “mutlu”, …
Daha sonra
“Demokrasi Okulu” örneği üzerinden grupça ve bireysel etkinlikler yaptık.
Çay/kahve
arasındaki sohbetlerimiz çok faydalı oldu. Dışarıda yağmur yağıyordu.”
“Her şey
senin elinde”
Mustafa
Abra
25 Ekim 2013, Cuma
“Sevgili
Günlüğüm,
Bugün iki
gruba ayrıldık ve farklı okullara gideceğiz. Okullarda derslere katılarak
gözlem yapma şansımız olacak.
08.15 Servis aracıyla otelden okula geldik. Okul,
bizdeki normal lise eğitimine denk diyebileceğimiz bir eğitim veriyormuş. Okul
müdürü bize okulu gezdirdi, tarihini ve yaptıkları faaliyetleri anlattı.
Geçtiğimiz yıl okulun 20. Kuruluş yılıymış. Bu yüzden koridorlarında yatay
fotoğraf şeritleri vardı. 20 yılın anıları duvar boyunca akıp gidiyordu…
09.05 Demokrasi ve İnsan Hakları dersini izledik.
Konu “Reformlar ve Devrim”di. Martin Luther King’in “Bir Hayalim Var”
videosuyla başlayan ders Polonya’da son yıllarda tartışılan bir konu olan
evlilik dışı ve eşcinsel birlikteliklerin yasallaşması konusu üzerinden devam
etti. Öğrenciler gruplara ayrılarak bu konuda; a) devrimci bir yaklaşımla, b)
reform yoluyla, c) hiçbir şey yapmayarak nereye ulaşılacağını tartıştılar. Ders
bitiminde rehberimiz aracılığıyla sohbet etme imkânımız oldu. 10.40 gibi
okuldan ayrıldık.
Okulda
dikkatimi çeken şeylerden bazıları:
-
Öğrencilerin
teneffüste taşkınlık ve gürültü yapmaması
-
Pencere
önlerindeki alanlara yastık ve minderlerin konmuş olması (öğrenciler teneffüste
pencere önünde oturdukları için idareden yastık ve minder talep etmişler)
-
Öğrencilerin
bize İngilizce soru sorup bizim sorularımızı da İngilizce cevaplayabilmeleri.
“Biz neden İngilizce öğrenemiyoruz?” diye düşünmeden edemiyorum. Sadece
öğrenciler değil, Varşova’daki hemen her işyerinde herkes İngilizce biliyor.
Öğle vakti
Mevlana Kültür Derneği’nde Cuma namazı kıldık. Namaz çıkışında da Cuma günlerine
özel ikramlarından tattık. Farklı ülkelerden Müslümanlarla bir araya gelme
fırsatımız oldu. Daha sonra otele dönüp diğer grupla buluştuktan sonra Sn Olena
bizi müthiş güzelliklerin olduğu bir parka gezmeye götürdü. Sonrasında da
serbest zaman verildi ve herkes alışverişe gitti.
Bir daha
Varşova nasip olur mu? Bilinmez.
Mustafa
Abra